14 Haziran 2012 Perşembe

" Canına " Canımı Koymuşken


Her Gece Gözyaşımda Islanmak Sevdanın Bana Son Ödülü Mü?

Yağmurların işgalindeki kentimin isimsiz caddelerinde
senin ayak izleri aradığım geceden yazıyorum yine.
Yine seni düşünüyorum
yorgun günün suskun zamanlarında..
Yalnızlığını yudum yudum içip
hasretini giydiriyorum uykusuz gözlerime..
Sensizlikte kimi zaman sesi kısılmış rüzgarın koynuna girip dağınık saçlarını tarıyorum
kimi zaman da kirpiklerime acılarını serip
kangrenleşmiş sancılarını yüreğimle sarıyorum.
Bulutların ardına sobelenmiş
yağmur tanelerine sensizliği asıp
dua dua gözlerinden kurak toprağa düşmeyi diliyorum..
Yokluğunu kanatıp üzerime deviriyorum
sensiz gecen günlerin fırtınalı zamanlarını.
Gittiğinde ardında yavaş yavaş solmaya yüz tutmuş bedenim, yalnızlığında bir yudum gülüşünle yaşattım.
Ama sensiz hallerimi hiç bilmedin.
Kanayan gözlerimi,
titreyen ellerimi hiç görmedin..
Kirpiklerimden süzülüp
ayak uçlarına düşen kan rengine bürünmüş
gözyaşlarımı ellerinle silmedin.
Her damlasına imkansız sevgini mühürlediğin
çığlıklarımı hiç duymadın.
Bir bilseydin, bir görseydin
bende kanayan seni;
yarınlarımı varlığınla müjdeler miydin sevgili ?

Mevsimsiz yağmurların koynuna girip gitmiştin.
Gidişinden sonra tek cümlelik vedaları giyinip
satır satır yokluğunu ördüm yılların üzerine..
Sensizliğe doğduğum her günde,
kurşun gibi ağır ayrılığını bana vermiş olduğun
en güzel hediye bildim.
Gittin ama ben senden kalan tek şeyi;
-gül kokulu adını -
sol göğsümde canım diye taşımaya devam ettim
ama sen bende yaşayan seni,
sen hiç bilmedin..
Pervasızca akan gözyaşlarımı ellerimle toprağa gömüp titreyen sesimle adını avazım çıktığı kadar haykırdım sağırlaşan gecelerde..
Bir kez bile duymadın.
Eğer duysaydın;
sıcak sesini üşüyen tenime örterdin biliyorum.
Gittiğin günden beri uykusuz gözlerime
“ sıcak gülüşlerini “ örtmedin.
Satır aralarına gözyaşlarımı katık eyleyip
tel tel sana yanarken;
sen geç kalmışlığımı vurdun yılların kanayan suratına. Yetinmeyi bilen yüreğime
“ sevdim” kelimesini hediye eyleyip
aramıza zamanı ördün.
Ben yalnızlığın dikenlerini dudaklarımda kanatırken
sen suskunluğu bana reva gördün.
Sessiz vedaların lügatinden tüm kelimeleri çalıp
yokluğunu sürdün dudaklarıma.
Ben yüreğimle “sana “ kanarken
sen hep “ yalnızlığıma “ sustun…

Bir sonbahar günü,
sesinden düşen fakir kelimelerimi
şehrimin eskicilerinde bol keseden harcanır buldum.
Seninle geçen günlerimden kalma sıcak tebessümlerimi
siyah-beyaz fotoğraflarda tozlanırken buldum.
Senden bana kalan tek hatırayı,
senle beni “ biz “ yapan bu sevdayı
miadı dolmuş paralar gibi
haram ellerde görmek bana reva mı sevgili ?
Acılarına bedenini adayan bu cana,
solmaya sürgün edilmiş bir kağıt mendil değerini biçmek
bana kestiğin son eza mı sevgili ?
Sus ne olur.
Daha fazla acıtma dudaklarımı.
Daha fazla kanamasın dudaklarım dudaklarında..
Sus ne olur.
Sen beni yaşarken solgun dudaklarına gömdün
oysa ben senin için gözümü kırpmadan ölümlerden ölüm beğendim.
Off...
kelimelerim ayak uçlarımda can veriyor.
Yokluğun ise dudaklarımda sana kanıyor.
Ve mavi düşlerimizin tek tanığı
hayallerimizde büyüttüğümüz
adına şiirler yazdığım Elif kızımız var ya
her gece sana ağlıyor
firari uykularımın dar omuzlarında.
Bak, gidişinle bir tek ben ağlamıyorum sevgili...

Artık benden giderken nadasa bıraktığın gülüşlerim
sonbahara yenik düştü sevgili.
Aynalar kırıldı
gidişine ördüğün sebeplerin kuru deryâlarında...
Hayatında siyah-beyaz fotoğraf öte geçemeyen yüreğimi, artık kör bıçağın keskin yüzüne emanet ettim sevgili..
Dilediğin kadar özgürsün artık.
Kanatlanabilirsin omuzlarından artık..
Ellerini çek dudaklarımdan
ve yüreğini ıslak kirpiklerimden..
Akarsa aksın yüreğim ayak uçlarına.
Aşarsa aşsın bentleri.
Turnalarını alıp katar katar göçebilirsin hatıralarımdan artık. Merak etme ardından tek bir kelime etmem.
Gidişine sebepler de uydurmam.
Tüm suç benim sevgili..
Yarım bedenimle benim ne haddimle sevmeler..
Ben yamalıyım…
Ben ölüme sevgiliyim…
Kanatlarım kırık,
gönlüm acıya katık iken ne haddime sevmeler benim..
İşte kaybettiklerimin arasına adını ekledin.
Ekledin diyorum çünkü
beni yüreğinden gönderen sendin sevgili..
Ayrılmadık seninle;
benden giden sendin…
Ben hep aynı yerde,
bıraktığın yerde seninleyim sevgili..

Oysa sana dair ne hayallerim vardı bir bilsen.
Hepsi dizlerinin dibinde çürümekte birer birer..
Adımı bile silmişsin dudaklarından,
kök saldığım denizleri gözyaşlarınla tutuşturup yakmışsın. Artık yalnızlığım kanıyor kelimelerin ucunda..
Sana çıkan tüm adreslerim kırıldı aynalarda.
Birbimizin sesinde ısındığımız gecelere ne oldu sevgili ? Hatırlar mısın bilmiyorum;
seninle konuşurken bir çocuk gibi susardım.
Sanki ilk defa seninle konuşuyormuşçasına
her nefesimde sesim titrerdi ahizenin diğer tarafında..
Sabah ezanına tanık eden gecelerimize,
Elifimizi alıp gezindiğimiz düşlerimize ne oldu sevgili ? Yaşadığın hayattan daha acımasız mı davrandım sana ?
Ya da her günahım için bedeninden bir parça kopardım yoksa ?
Bu yalnızlığı,
bu kan ter içindeki karanlığı hak etmek için
ne kötülüğüm oldu sana ?
" Canına " canımı koymuşken
her gece gözyaşımda ıslanmak
sevdanın bana son ödülü müydü yoksa ?

Senden hiçbir zaman ayak uçlarıma
tenini sermeni istemedim ki .
Beyaz duvaklar içinde
yamalı ömrüme gelmeni dilemedim ki senden..
Ben, sesinden akan bir yudum sevgi,
yüzünde doğan bir dirhem gülüş diledim hep..
Nefesinden bir nefes,
sesinden sıcak bir sesti senden istediklerim..
Ben senden ağır aksak yürüyen ömrüme
“ ömrünü “ isteseydim eğer,
her şeyini ellerinle yıkıp
dizlerimin önüne çökmeni isterdim sevgili..
Ya da tüm varlığını
geleceğimin vadesiz hesabına yatırmanı isterdim.
Oysa ben senden acılarıma merhem olsun diye gözlerini, yarınlarıma bir umut olsun diye bir dirhem nefesini diledim sevgili ..
İstediklerim çok ise sevgili,
diyecek tek bir sözüm yok..
Her harfine kurban olduğum adına
dik başımı eğip
bir ömür boyu susmayı yeğlerim..

Uykusuz geçen her gece
adını yüreğime harf harf mühürledim.
“ Sevdim “ kelimesine gizlenmiş suskunluğuyla
savaştım durdum ..
Avazım çıktığı kadar yalnızlığına haykırdım durdum.
Sesimi yitirdim kimi zaman ,
kimi zaman da benliğimi serdim hasretin kör dudaklarına. Ama hiçbir zaman sensizliğin dibinde
senden vazgeçmedim sevgili..
Kimliği belirsiz ayazların ayak dibine sürülsem de
yine türkü türkü senin gözlerini diledim.
Hani Cenneti sakladığım o gözlerin var ya,
işte o gözlerinde ölmeyi diledim sevgili..

Adım gibi eminim;
hiçbir zaman yüreğimin baharlarına esmeyecek kokun. Ruhunu savaşlara sürüp hiçbir zaman hüviyetime gülümsemeyecek uğruna adaklar adadığım mutluğun...
Bırak uzatma ellerini yüklerime.
Ben senin acılarını sırtımda taşır,
günahlarına her gün yüreğimle bedeller öderim.
Eğer yalnızlığından korkuyor olsaydım,
üç günlük ömrümle tazelenmiş acılarına
yüreğimle sırt çıkmazdım.
Üzerimdeki kulluk emanetine gözüm gibi baktığım gibi
senin acılarına kendi acılarım gibi bedeller öderim sevgili..
Olur da bir gün tüm olmazları yenip
bana ve kızımızın yanına gelmek istersen;
alnı toprak kokan rüzgarları
ıslak saçlarına bağlayarak gel sevgili.
Gözlerinde bestelenmiş güz türküleriyle çal kapımızı. Dudaklarına ölümümü mühürleyip
günahlarına seril gönül defterime..

Şimdi yokluğun tam ortasında
yalın ayak yürüyorum yalnızlığıma..
Attığım her adımda sen kanıyorsun,
her soluğumda ise hatıralar…
Hiçbir zaman bilmeyeceksin
adının her bir harfine binlerce kez öldüğümü.
Hiçbir zaman görmeyeceksin
dudaklarının arasına kefensiz gömüldüğümü.
Bu yazıyı okuyup her zaman gibi susacaksın.
Ben her satırına gözyaşlarımı mühürlerken ,
sen kanayan dudaklarınla adımı bir kez bile sayıklamayacaksın.
Dört duvar arasında ben yalnızlığımda
yavaş yavaş ölürken,
sen yaşanmışlıkların hatrına yirmidört saatinden
en fazla on saniyeni ayırıp
ellerin telefon numarama uzanmayacak.
Sıcak sesini ahizeye dayayıp tek cümlelik
“ iyi misin “ sorusunu bile sormayı düşünmeyeceksin.
Haklısın sevgili,
gittiğin günden beri yaşayıp yaşamadığım
senin umrunda değil..
Haklısın,
sen baharlara layıksın.
Boşver sen,
aldırma gözyaşlarımla yazdığım bu sitemlere.
İmkânın varsa yazdıklarımı yırt at bir kenara.
Biliyorum, hayata kaldığın yerden devam edeceksin.
Devam etmelisin de.
Senden bana kalan;
siyah- beyaz bir anı,
tozlanmış birkaç satır ve hayallerde
" sensiz " kalan Elif adında kız çocuğu…
Beni boşver be sevgili.
Ne zaman sevdaya dair gülen bir resmim olmuş ki,
senin yüreğinde tozlanmayayım.
Hani vefasız birisinin gidişini sana anlatıp, bana
“ bu yürek yaşamalı “ diyen sen bile gitmişken
artık bir kez bile yüzüm güler mi benim.
Ağlama ne olur.
Gittiğin günden beri yeterince ağladım
sensiz kalan “ bize “ ,
hayallerde " sensiz kalan “ Elifimize..
Ben yalnızlığa yamalıyım…
Ben, hiçbir zaman gözlerinde siyah- beyaz
hatıra olmaktan öteye geçemedim ki sevgili..
Bırak kanasın gözpınarlarım,
bırak bedenimde yarım kalsın sevdalarım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder