14 Haziran 2012 Perşembe

Black Pearl Pele.


Pele dünyada büyük toplulukları etkisi altına alabilmiş özel biriydi. Ilk defa 1958 Isveç Dünya Kupası’nda fark etti onu bütün dünya. Finalde Brezilya’nın Isveç’i 5-2 yendiği maçtan sonra Pele’yi marke eden Isveçli defans oyuncusu Sigge Parling şunu itiraf etmiştir: "5. golden sonra onu alkışlamak istedim."

1960’larda, Avrupa’da dostluk maçları oynayan Pele’ye hayran kalan Fransız basını kendisine "Kral" lakabını takmıştır. Yine o yıllarda Peru Lima’da oynadığı bir dostluk maçından sonra stadın duvarına şunlar yazılmıştır: "Pele buradaydı."

1962 Şili Dünya Kupası’nda harikalar yaratan "Siyah Inci"ye zengin Avrupa takımları talip oldular ve kendisine destelerce para teklif ettiler. Fakat, onun yurt dışına transfer olmasını istemeyen Brezilya Hükümeti Pele’yi "Ulusal Hazine" ilan etti. Pele’nin "Siyah Inci" lakabı buradan gelmektedir.

19 Ocak 1964’te Brezilya Kupası yarı final maçında Santos takımının kalecisi Gilmar hakem tarafından kırmızı kartla oyun dışı bırakıldı. Bütün oyuncu değişikleri hakkını önceden kullanan Santos takımı maçın son dakikalarında çaresiz kalmıştı. Antrenöre yaptığı ısrarlar sonucunda kaleye geçen Pele, üç gol attığı maçta, iki tane de kurtarış yaparak Santos’u finale taşımıştır. 21 Kasım 1964’te ise Rio de Janeiro’nun Botafogo takımına karşı oynadığı maçta tam sekiz gol attı. Brezilyalı spor yazarı Armondo Nogueira Pele için şunları yazacaktır: "Eğer Pele bir insan olarak doğmamış olsaydı, dünyaya kesinlikle bir futbol topu olarak gelirdi."

1967’de Santos takımıyla Afrika’da yaptığı dostluk maçları sırasında Pele Nijerya’dan da davet almıştır; ancak, o aralar Nijerya’da iç savaş vardır; bu durum onu engelleyememiş ve daveti kabul etti. Pele’nin ülkeye geleceğini öğrenen Nijeryalılar onu seyredebilmek için Biafra’da 48 saatlik bir ateşkes imzaladılar. Ingiliz gazetesi The Sunday Times Pele’yi şöyle tanımlamıştır: "Pele nasıl hecelenir?      T-A-N-R-I."

Pele profesyonel futbol kariyerinde oynadığı 6 maçta 5, 30 maçta 4 ve 92 maçtaysa 3 defa topu filelerle buluşturmayı başarmıştır. 500. golünü 1962’de 22 yaşında kaydetmiştir. 19 Kasım 1969’da 1.000. golünü Vasco da Gama takımına 34. dakikada penaltıdan atmıştır. Bu golünü Pele Brezilyalı fakir çocuklara ve muhtaç yaşlılara hediye etmiştir. Brezilyalı şair Carlos Drummond şöyle yazacaktır: "Pele’nin attığı gibi 1.000 gol atmak çok zor olmayabilir; ama, Pele’nin attığı gibi bir gol atmak imkánsızdır."

1970 Meksika Dünya Kupası final maçında Brezilya’ya yenilen Italyan takımının defans oyuncusu Tarciso Burnigoh Pele için şunu söylemiştir: "Onu kendim gibi etten ve kemikten zannetmiştim; yanılmışım."

Pele 1977’de aktif futbol kariyerinden emekli olurken Brezilya’nın Birleşmiş Milletler temsilcisi J.B. Pinheiro şunları söylemiştir: "22 senelik futbol hayatında Pele dünya barışına herhangi bir temsilciden çok daha fazla katkıda bulunmuştur."

Başarıları futbolla sınırlı kalmayan Pele otobiyografisini de kaleme almıştır. "Hayatım ve Güzel Oyun" adlı kitabı 1977’de yayımlanmıştır. Kendi hayatını konu alan ya da futbolla ilgili bir dizi filmde rol almıştır. Ayrıca, çeşitli besteler yapan Pele 1977’de gösterime giren "Pele" adlı filmin bütün müziğini kendisi besteledi.

Hayatı boyunca dünya çocuklarının gelişimi ve refahı adına elinden geleni yapmıştır. UNICEF’le fakir çocuklara yardım amacıyla birçok çalışmaya da katılmıştır. Pele çocuklara karşı duyduğu sorumluluğu şu sözlerle açıklamıştır: "Dünyada futbol oynayan her çocuk bir Pele olmak istiyor. Bu benim onlara nasıl iyi bir futbolcu olunacağını öğretmem demek. Ancak, daha önemlisi nasıl iyi bir insan olunacağını göstermem gerek." 1978’de Uluslararası Barış Ödülü’ne layık görüldü.

1994’te, Brezilya Cumhurbaşkanı Fernando Henrique Cardoso tarafından Spor Bakanı görevine getirilmiştir ve 1998 yılına kadar bu görevde kalmıştır. 1997’de Ingiliz Kraliyet Ailesi Pele’yi "Şövalye" ünvanıyla ödüllendirildi.

17 Aralık 1999’da Ulusal Olimpiyat Komitesi Pele’yi yüzyılın atleti ilan etti. Halbuki, bu ödüle layık görülen beş adaydan yalnızca Pele hiçbir Olimpiyat’a katılmamıştı. Geriye kalan dört adaydan biri 1960 Olimpiyatları’nda altın madalya kazanmış Muhammed Ali, öbürü 1972 Olimpiyatları’nda 7 altın madalya kazanmış yüzücü Mark Spitz, diğeri 1984-1996 Olimpiyatları süresince 9 altın madalya kazanmış atlet Carl Lewis, ve sonuncusu ise 1992 Olimpiyatları’nda altın madalya almış Amerika Birleşik Devletleri "Rüya Takım"ı oyuncusu basketbolcu Micheal Jordan’dı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder